ÜYE GİRİŞİ ÜYE OLMAK İÇİN ALTTAKİ LİNK İ TIKLA

TOKAT TARİHİ

6000 yıllık tarihi boyunca üzerinde barındırdığı medeniyetlerin izlerini taşıyan Tokat; çok çeşitli ve zengin bir kültürel yapı ile yoğrulmuştur. Hititlerden günümüze kadar üzerinde yaşamış tüm medeniyetlerin izlerini ilimizde bulmak mümkündür. Maşat höyükte ki Hitit şehri, Roma, Bizans döneminden kalma Sebaptapolis yerleşim bölgesi, Tokat Kalesi, Taşhan, Beysokağı, Hıdırlık köprüsü, Alipaşa hamamı ve Ali paşa Camii gibi daha birçoklarını sayabileceğimiz tarihi ve kültürel zenginliklerimiz ilimizi daha da güzelleştirmektedir. Yüzyıllardır bozulmadan günümüze ulaşan gelenek ve göreneklerimiz, yemek kültürümüz, giyim kültürümüz, folklorik değerlerimiz, bakırcılık, yazmacılık, halı kilim ve kumaş dokumacılığı günümüzde de aynı disiplin ve aynı hevesle yapıla gelmektedir. Reşadiye’de bulunan Selemen Yayla Pazarında hala değiş tokuş usulü alışveriş yapılmaktadır.
Halkımızın sevincini, hüznünü, sıkıntılarını, mutluluğunu motif motif işleyen folklorik değerlerimiz, Omuz halayı, Geyik oyunu, Ellik halayı, Çekirge oyunu, Tokat ağırlaması, Maşat Halayı ve Semah oyunu gibi daha onlarcası bulunan oyunlarımızın her birinin arkasında bir sosyal olgu yatmaktadır. Orta Asya Türk giyim kültürünün hiçbir değişikliğe uğramadan günümüze kadar gelmesi ve bu kültürün bazı köylerimizde hala devam etmesi Tokat’a bir ayrıcalık katmaktadır. Bindallı, Şalvar, Çarşaf, Yazma, Çorap Tokat kadın kıyafetlerinin en önemlileridir. Kadife atlas üzerine gümüş telle işlenmiş belden yukarısı dar alt kısmı geniş Bindallı denilen boy elbisesine özellikle kırsal kesimlerde sık sık rastlamak mümkündür. Bele takılan gümüş kemer bu kıyafetin bir aksesuarıdır.
Tokat'ın en eski ve ilginç camilerinden biridir. Yapılış tarihi olarak geçen 1678, yapılış tarihi değil onarım tarihidir. Kitabesinden "Çün bu cami oldu cedit" ifadesi, caminin yenilendiğini göstermektedir. Ayrıca iç mekânlarda ve kuzey revaklarında kesme taştan yapılmış kemerli kolonları ile batı yönündeki son cemaat yerinin devşirme (Bizans) sütunları da caminin çok eski olduğunu göstermektedir. Yapı, Sultan IV. Mehmet zamanında restore edilmiş ve 1678 tarihli kitabe de o zaman takılmıştır. Tokat'ta orijinalliğini en fazla koruyan tarihi eserlerden biri olan ve 1950 yılından bu yana zaman zaman onarım gören Ulu Cami moloz ve kesme taşlardan yapılmıştır. Ahşap kirişli ve çıta süslemelerle kapatılmış mekânının üzeri dört köşe, kiremit bir çatıyla örtülüdür. Kesme taştan zarif bir minaresi olan Ulu Cami’nin güney batı köşesine bir kuş evi oyulmuştur. Kemer ve alınlıklarında Selçuklu çinilerindeki geçme Rumi motifler ve kemer içlerinde birbirine bağlı küçük panolar halinde 16 ve 17. yüzyıl İznik çini desenlerini anımsatan süslemeler yapılmıştır. Caminin ilginç özelliklerinden birisi de doğu ve batı yönlerindeki revakların, malzeme ve işçilik bakımından birbirinden ayrı olmasıdır.
Sultan II. Bayezit'in annesi Gülbahar Hatun adına yaptırdığı cami, kayıtlarda "Hatuniye Camii" olarak geçmektedir. Meydan Mahallesi’nde adını aldığı geniş bir alanda 1474 yılında yaptırılmıştır. Tokat’taki en güzel Osmanlı dönemi mimari eserlerinden birisidir. Ana mekân üzerinde tek kubbesi, tek minaresi ve altı mermer sütundan oluşan, beş kubbeli son cemaat yeri vardır. Eski tarihi kayıtlarda “caminin yapımı bittikten sonra küçük olduğu görülmüş ve iki yanına birer mescit daha inşa ettirilmiştir” denilmektedir. Ana mekân, revaklar ve minaresindeki rölyef süslemeleriyle, zarif ve uyumlu bir mimari yapıya sahiptir. Avlunun ortasında ahşaptan yapılmış orijinal olmayan bir şadırvan ve yanında Gülbahar Hatun Medresesi yer almaktadır. Meydan Camii’nin Selçuklu tarzı stalaktitlerle işlenmiş mermer portalı ve geçme ağaçtan yapılmış kapısı birer sanat şaheseridir. Ağaç kapıyı çevreleyen kemerin üzerinde kitabe yer almaktadır. Caminin duvarları, minaresi ve mescitler kireç taşından, kubbesi tuğladan örülmüştür. Mihrap ve minberi mermerden yapılmış olan caminin, iyi ışıklandırılmış bir mekânı ve kubbesinde “boya” süslemeler vardır.
Cumhuriyet Meydanı’nın güneyinde yükselen cami, Tokat'taki en büyük Osmanlı anıt eseridir. Sultan II. Selim zamanında Ali Paşa tarafından 1572 yılında yaptırılan caminin avlusunda Ali Paşa’nın eşi ve oğlu Mustafa Bey’in türbeleri de yer almaktadır. 16. yüzyıl Osmanlı cami mimarisinin özelliklerini taşıyan caminin kare olan ana mekânı üzerinde, tek kubbesi ve tek minaresi vardır. Tamamı kesme taştan yapılan camide, ana mekânın kıble dışında kalan diğer üç duvarında karşılıklı mahfiller yer almaktadır. Bunlardan kuzey yönündekiler oda şeklindedirler. Kesme taştan kemerli olarak yapılmış mahfillerin üst kısmında kadınlara ait bölümler vardır. Kubbe kaidesinde, sekizgen kasnakta ve duvarlarda pencereleri olan caminin stalaktitli mihrap ve minberi mermerden yapılmıştır.
Sulu Sokakta, Takyeciler Camii’nin doğusundadır. Evliya Çelebi’nin "Sultan Çarşısı kadar güzel bir çarşıdır. Halep ve Bursa Çarşıları gibi gayet tertip üzere kurulmuştur" dediği bedestenleri İstanbul Kapalı Çarşı’nın bedesten bölümünü anımsatmaktadır. Tuğladan örülmüş tonozlar üzerinde on bir kubbenin yer aldığı bu Osmanlı ticaret merkezinin yapıldığı tarih belli değildir. 15. veya 16. yüzyılda yapıldığı tahmin edilen Bedestenin güney ve kuzey yönlerinde karşılıklı birer kapısı vardır. İnce harçla örülmüş kolon ve tonozlarındaki ustalık son derece ileri düzeyde olan bedesten görülmeye değer bir mimari eserdir. Bedestenin doğu ve batı bitişiğine birer arasta ilave edilerek önemli bir yapı grubu oluşturulmuştur.